"Parti Siyaseti Değil, Mesleğimizin Siyasetini Yapıyoruz”
Avukatlar Haftası dolayısıyla Baromuza mensup avukatlar Atatürk Anıtına Çelenk koyarak saygı duruşunda bulundular. Saygı duruşu sonrası topluca Hürriyet Caddesine gidilerek basın açıklaması yapıldı.
Baro Başkanımız Av.Rıdvan Erdoğan tarafından yapılan açıklamada barolara yönelik yıldırma faaliyetlerine dikkat çekildi. Baroların demokrasi ve hukuk devleti için verdikleri mücadelenin hem milletin hukukunu korumak için hem de avukatlık mesleğini korumak için verildiğini söyleyen Erdoğan , Avukatlık mesleğinin ancak ve ancak demokratik rejimlerde varlığını koruyabileceğini ifade etti.
Baro Başkanımız Erdoğan açıklamasında şu görüşlere yer verdi “ Şahsım ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına tüm meslektaşlarımızın Avukatlar Haftası’nı kutluyorum. 2016 yılının Avukatlar Haftası’nın meslek camiamız için, yargı camiası için ve ülkemiz için olumlu pozitif sonuçlar getirmesini diliyorum.2016 yılının avukatlar haftasını kutladığımız bu günde meslek camiamızın sorunlarını, sıkıntılarını dile getirmeyi tarihsel bir görev sayıyoruz.
Sizlerde yakından takip ediyorsunuz ki, son dönemde ülkemizde maalesef barolara ve avukatlara karşı bir yıldırma kampanyası yürütülmektedir. Baroların yürütmekte olduğu demokrasi mücadelesi, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı mücadelesi baroların siyaset yapması olarak isimlendirilerek halk nezdinde barolar itibarsız hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu suçlamaların bu haksız eleştirilerin hiçbir temeli yoktur. Zira bugün baroların yürütmekte olduğu demokrasi mücadelesi, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı mücadelesi bizzat avukatlık kanunu tarafından barolara verilmiş bir görevi ifade etmektedir
Baroların niteliklerini düzenleyen Avukatlık Kanununun 76.maddesinde barolara hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma görevi verilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle baroların hukukun üstünlüğü mücadelesini doğru biz çizgide yürütebilmesi için öncelikle hukuk devletini, yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını savunmaları gerekmektedir. Bu temel değerlerin yerleşmediği bir ülkede gerçek manada hukuk devletinin ve demokrasinin yerleşmesinden söz edilemez.
Bunun içindir ki Barolar Avukatlık Kanununun 76. maddesinde kendilerine verilen görevi layıkıyla yapabilmek için öncelikli olarak demokrasinin ve hukuk devletinin mücadelesini vermektedirler. Bunu basit bir parti siyaseti olarak değerlendirmek haksızlıktır. Şunu açıklıkla ifade etmek gerekir ki Baroların bugün yürütmekte olduğu demokrasi mücadelesi, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı mücadelesi milletimizin hukukunu koruduğu gibi aynı zamanda avukatlık mesleğini ve bizatihi avukatları da korumaktadır. Bu mücadele bir anlamda bunun için verilmektedir.
Zira her zaman ifade ettiğimiz şu gerçekliği bir kez daha ifade edelim ki, avukatlık mesleğinin ifa edilebilmesi ancak ve ancak demokratik bir rejimde mümkündür. Kuvvetler ayrılığının yerleştiği, yargı bağımsızlığının sağlandığı gerçek bir demokraside gerçek bir hukuk devletinde avukatlık mesleği ifa edilebilir. Yargı yürütme ve yasamanın tek elde toplandığı dikta rejimlerinde, tek adam rejimlerinde avukatlık mesleğinin ifa edilmesi mümkün değildir. Avukatlık mesleğinin olmazsa olmazı demokrasidir. Avukatların demokrasi için yürüttükleri mücadeleye bu pencereden bakılmalıdır. Bu mücadelenin basit bir parti siyaseti olarak ele alınması mümkün değildir. Buna illaki siyaset denilecekse, bu mesleğimizin siyasetidir, ekmeğimizin siyasetidir.
Şunu da ifade edelim ki, kuvvetler ayrılığın ve yargı bağımsızlığının tamamen ortadan kalktığı dikta rejimlerinde bir takım meslekler ve meslek grupları faaliyetlerini yürütebilir. Örneğin tarihsel süreçte de görüldüğü gibi dikta rejimlerinde fabrikalar ve hastaneler çalışmaktadır. Yine dikta rejimlerinde bir takım hizmetler yürütülmektedir. Yollar köprüler gibi bir takım bayındırlık faaliyetleri yürütülmektedir. Bu hizmetlerle bağlantılı olan bazı meslek grupları bir şekilde dikta rejimlerinde de faaliyetlerini yürütebilmektedirler.
Ancak şunu açıklıkla ifade etmeliyiz ki, dikta rejimlerinde avukatlık mesleğinin faaliyet olarak yürütülmesi mümkün değildir. Demokrasinin ortadan kalktığı bir rejimde süreç içinde avukatlık mesleğinin de ortadan kalkması kaçınılmazdır. Onun için avukatların yürüttüğü demokrasi mücadelesine bu pencereden bakılmalıdır. Avukatların yürüttüğü mücadele basit bir parti siyaseti değil, kendi mesleğine sahip çıkma mücadelesidir. Bu mücadele yürütülürken milletimizin hukukuna sahip çıkıldığı gibi mesleğimize de sahip çıkılmaktadır. Bunun böyle değerlendirilmesi, her meslektaşımızın her vatandaşımızın olaya bu pencereden bakması gerekmektedir” dedi.