DEMOKRASİNİN BİTTİĞİ YERDE AVUKATLIK MESLEĞİ&S217;DE BİTER
Tarih: 2.10.2016 | Okunma Sayısı: 1983
Baromuzun 12. Olağan Genel Kurulunda konuşan Baro Başkanımız Av. Rıdvan Erdoğan demokrasinin tüm yurttaşlar için önemli olduğunu, ancak avukatlar için çok daha önemli ve anlamlı olduğunu söyledi. Avukatlık mesleğinin ancak ve ancak demokratik bir idare altında yapılabileceğini, sivil ve askeri dikta rejimlerinde avukatlık mesleğinin yapılamayacağını söyleyen Baro Başkanımızın konuşması şu şekilde;
 
"Baromuzun 12. Olağan Genel Kurulunun Baromuz için meslek camiamız için Karabük kenti için olumlu pozitif sonuçlar getirmesini diliyorum. Bugün burada baro yönetimi olarak genel kurulumuzun huzurunda son iki yıllık dönemimizin muhasebesini yapacağız. Dönem içirişindeki çalışmalarımızı, faaliyetlerimizi ortaya koyacağız.

Diğer yandan da ülkemizin içinde bulunduğu durumu, yargının ve meslek camiamızın içinde bulunduğu sıkıntıları ve sorunları ortaya koymaya, çözüm yollarını göstermeye çalışacağız. Bilindiği üzere  ülkemizde ülkenin genel gündemi ile yargının gündemi ve avukatlık mesleğinin gündemi her zaman iç içe olmuştur. Böyle olagelmiştir. Bu bakımdan ülke gündemini, yargı gündemini ve avukatlık mesleğinin gündemini birbirinden ayrı bağımsız olarak ele almak çok olanaklı değildir.

Ülke gündemindeki her olay doğrudan doğruya yargıyla bağlantılı sorunları da gündeme getirmektedir. Bunun yanında yargı gündemindeki olaylar çoğunlukla ülkenin genel gündemini de ilgilendirmektedir. Yargıyla ilgili her sorun tabi ki avukatlık mesleğini de ilgilendirmektedir. Yönetim kurulu olarak görevde bulunduğumuz son iki yıllık dönem içinde hem ülke gündemi bakımından hem de yargının ve meslek camiamızın gündemi bakımından oldukça yoğun ve hareketli günler geçirdik ve halende geçirmeye devam ediyoruz.

Ülkemizde yıllardan beri demokrasinin geleceği ile ilgili, yargı bağımsızlığı ile ilgili tartışmalar sürerken maalesef 15 Temmuz günü çok farklı ve beklenmeyen bir olay ile karşılaştık. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yuvalanmış olan belli bir yapının darbe girişimi ile karşılaştık.

15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi demokrasinin ve sivil demokratik parlamenter rejimin değerini ve kıymetini bize bir kez daha hatırlattı. Demokrasimize, demokrasi kültürüne daha çok sahip çıkmamız gerektiğini bize hatırlattı.

Ülke olarak içinde bulunduğumuz kaos ortamından çıkmak için daha çok demokrasiye ihtiyacımız bulunmaktadır. 15 Temmuz olayında ülke olarak hem büyük bir tehlike atlattık, hem de büyük bir sınavdan geçtik. İktidarıyla muhalefeti ile tüm sivil toplum kuruluşlarıyla Milletimiz bu darbe girişiminin karşısında durarak demokrasiden yana tavrını ortaya koydu. Bu tavrın değerini tüm siyasi kesimlerin iyi okuması ve anlaması gerekmektedir. Bu süreçte kutuplaşmaya değil birliğe ihtiyacımız olduğu çok açıktır. Tüm siyasetçilerin ayrıştırıcı söylemlerden kaçınmaları gerekmektedir.

Şunu da ifade etmeliyiz ki şu anda gündemde olan darbe soruşturmalarında da maalesef pek çok konuda sıkıntılar yaşanmaktadır. Elbetteki bu darbe girişimini yapanlar, buna katkı verenler cezalandırılmalıdır. Ancak darbe soruşturmalarıyla ilgili olarak çok sayıda şikayetler gündeme gelmekte ve pek çok mağduriyetler gündemi işgal etmektedir. Gelinen noktada siyasi iktidar da bu soruşturmalarda pek çok yanlışın yapıldığını kabul etme noktasına gelmiştir. Bu soruşturmalarda çok titiz davranılması, hukuk kuralları içinde bu olayın soruşturulması gerekir.

Ülkemizin bu kaos ve kargaşa ortamından çıkabilmesinin tek çaresi daha çok demokrasidir. Şunu da özellikle ifade etmek gerekir ki demokrasi tüm yurttaşlarımız için çok önemlidir, ancak avukatlar için demokrasinin çok daha farklı bir anlamı ve önemi vardır. Zira avukatlık mesleği ancak ve ancak demokratik rejimlerde ifa edilebilen bir meslektir. Demokrasinin olmadığı yerde askeri bir dikta rejiminde veya sivil bir dikta rejiminde avukatlık mesleğinin ifa edilebilmesi mümkün değildir. Bunun için demokrasiyi baroların ve avukatların herkesten daha çok savunması gerekmektedir. Ülkemizde tüm Baroların demokrasi diye bağırmasının sebebi, yargı bağımsızlığı diye bağırmasının sebebi zaten budur. Zira demokrasinin bittiği yerde avukatlık mesleği de bitmektedir.

Avukatların ve baroların yürüttüğü demokrasi mücadelesi bir anlamda  kendi mesleğine sahip çıkma mücadelesidir. Bu bağlamda mesleğimiz bugün itibariyle bir varlık ve beka sorunu ile karşı karşıyadır. Demokrasiye yönelen her türlü tehdit ve her türlü darbe girişimi ve sivil yönetimlerin demokrasiyi rafa kaldıran her türlü uygulamaları mesleğimiz bakımından bir tehdidi içermektedir. Mesleğimizin elbetteki başkaca sorunları da var. Ancak varlık ve beka sorununu her zaman için öne almamız gerekmektedir.

Tabiî ki mesleğimizin bekası için mücadele ederken avukatlık mesleğinin niteliğini korumak için de gereken mücadeleyi  vermemiz lazım. Gelinen noktada ülkemizde hukuk öğretimindeki kalitenin bilinçli olarak yada bilinçsiz olarak düşürülmüş olması sebebiyle mesleğimiz dejenerasyon tehlikesi ile karşı karşıyadır.    Bugün maalesef hiçbir altyapısı olmadan açılan onlarca hukuk fakültesinden mezun olan binlerce gencimiz gerekli bilgiyi ve donanımı elde etmeden ve avukatlık mesleğinin felsefi boyutunu ve derinliği kavrayamadan, avukatlık mesleğinin olmazsa olmazı olan birey olma bilincine ve bağımsızlık bilincine sahip olamadan meslek camiamıza dahil olmaktadırlar.
    
Bu bağlamda ülkemizde hukuk eğitiminin kaliteli hale getirilmesi,  avukatlık sınavının getirilmesi ve avukatlık stajının daha ciddi hale getirilmesi için, stajın içeriğinin zenginleştirilmesi için gereken düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Nitekim 2013 yılında toplanan TBB genel kurulunda alınan karar gereğince birlik yönetimimiz tarafından getirilen yönetmelik değişikliği ile avukatlık sınavı uygulamasını getirilmişti. Ancak sonradan hükümet yasa çıkararak bu yönetmelik değişikliğini işlevsiz hale getirdi. Bu konuda şu anda TBB ile siyasi iktidar ve bakanlık arasında zaman zaman konu görüşülüyor. Bir an önce bu konunun halledilmesini ve sınav olayının gerçekleşmesini diliyoruz.

Avukatlık stajı konusunda yasal düzenleme olmaksızın da birlik yönetimimizin yönetmelik değişikliği ile bazı düzenlemeler yapabileceğini biz düşünmekteyiz. Stajın içeriğinin zenginleştirilmesi konusunda, avukatlık mesleğinin felsefi derinliğinin stajyerlerimize kavratılması konusunda bazı düzenlemeler yapılmasının uygun olacağı görüşündeyiz. Bu bağlamda Avukatlık stajının adliye kısmından sonra avukat yanında yapılan ikinci altı aylık döneminde stajın bir kısmının belli bölge merkezlerinde yada Ankara’da yaptırılması konusunda bazı düzenlemeler yapılması uygun olacaktır. Zira avukat sayılı az olan Barolarda stajyerlere eğitim verilmesi konusunda çeşitli zorluklar bulunmaktadır”
 
 
 
 
23.11.2024
AV. EMRAH KÖKLÜ
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.