İstanbul’un Büyük Türk Milleti tarafından fethedilmesi hadisesi ortaya çıkardığı siyasal, sosyal, kültürel ve stratejik sonuçlar itibariyle dünya tarihinin dönüm noktalarından birini teşkil etmektedir. İstanbul’un fethi hadisesi ecdadımız Ertuğrul Gazi ile yüzyıllar öncesinden başlayan ve milletimizin jeopolitik atılım ve stratejik büyüme ülküsünün zirveye yükseldiği, gelecek asırların önünün açıldığı çok önemli bir hamleyi ifade etmektedir.

İstanbul'un fethi ile Türklerin Orta Asya'dan başlayan yurt edinme sevdası ve bu yöndeki istikameti Avrupa içlerine doğru yönelmiş ve imparatorluğun büyüme ve hükümranlık ufku genişlemiştir. İstanbul’un fethi hadisesi dünya tarihi içinde derin sarsıntı ve değişmeleri de tetiklemiş, sonraki asırlarda bile yankıları süren ve küresel dengeleri değiştiren muazzam bir hadise olarak tarihteki şerefli yerini almıştır.

Fetihle beraber Büyük Türk Milleti, barış, huzur ve hakkaniyet arayan insanlık için adaletin ve huzurun simgesi haline gelmiş, aziz milletimizin büyük coğrafyaları ve beşeriyeti barış ve huzur içinde yönetme kabiliyeti gerçek anlamıyla ortaya çıkmıştır.İstanbul'un fethi ile iyice belirginleşen bu özellikler sonraki yıllarda OSMANLI BARIŞI adı ile tanımlanacak olan hakkaniyete ve insaniyete saygı esasına dayanan birlikte yaşama projesi olarak gerçekleşme imkânı bulacaktır. Ortaya çıkan bu proje ile Aziz Millet’imiz "Osmanlı Sarığını Kardinal Külahına" tercihe yöneltecek kadar güçlü bir cazibenin merkezi haline gelecektir. İstanbul’un fethiyle birlikte değişik dinlere ve mezheplere bağlı olan unsurlar, hiçbir dönemde karşılaşmadıkları kadar şefkatli, bağışlayıcı ve adil bir yönetimle karşılaşmışlar ve Türk Kültür ve Medeniyeti’nin özünü tanımışlardır.

Aziz Millet’imizin birlikte yaşama ülküsünün sarsıntı geçirdiği ve bir arada olma isteğimizin sekteye uğradığı günümüz şartlarında 558 yıl önce ortaya konulan yüksek iradeye, hoşgörü anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu muhakkaktır. Bugün gelinen süreçte karşımıza çıkan ve haçlı emperyalizmi tarafından kurgulanan küresel tuzakların ve oyunların başlangıcını da 1453 yılında, yani İstanbul'un ecdadımız tarafından fethi ile başlayan süreçte aramak gerekmektedir.

Bu tarih aynı zamanda Türk Kültür ve Medeniyeti’ne karşı intikam duygularıyla başlatılan ve asırlardan beri süregelen bir husumetin ve önyargının da başlangıcını ifade etmektedir.Nitekim, Anadolu'dan Türklüğü atmak üzere Mondros ile yola çıkan düşman kuvvetleri, 1918'de işgal ettikleri İstanbul'umuzu, 1923'de terk ettiklerinde yarım kalmış emellerini vicdanlarında hep saklı tutmuşlardır.

Anadolu'nun fethinden başlayarak, İstanbul'un fethine ulaşan ve bayraklaşan vatan sevgisini burçlara diken Ulubatlı Hasan'ları, Akşemseddin’leri ve Büyük Fatih’leri yetiştiren Büyük Türk Milleti ile iftihar ediyoruz.Böyle bir Millet’in evladı olmaktan gurur duyuyoruz.
Muhteşem İstanbul kentini Türk toprağı haline getirerek, tarihe damgasını vurmuş olan Fatih Sultan Mehmet Han başta olmak üzere fetihte yer alan şanlı ecdadımıza ve bütün şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyoruz.

Ruhları şad olsun, mekânları Cennet olsun diyoruz

KARABÜK BAROSU BAŞKANLIĞI