Toplantıda ilk konuşmayı yapan Baro Başkanımız Av.Rıdvan Erdoğan son dönemde kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet olaylarının had safhaya ulaştığını ifade ederek “ Bugün ülkemizde ve dünyada kadının özgürlüğü ve eşitliği konusunda maalesef istenilen noktaya gelinememiştir. Ülkemizde sorumluluk makamındaki kişilerin kadını aşağılayan söz ve davranışları kadına karşı şiddeti tetiklemekte, kadına şiddet uygulayanlar için psikolojik alt yapı oluşturmaktadır. Televizyon ekranlarında yapılan tartışmalar ve sarf edilen bazı sözler kadına karşı şiddeti körüklemektedir. Bizler şuna inanıyoruz ki, kadının özgür olmadığı bir ülkede erkeklerde özgür değildir. Kadının özgür olmadığı bir ülkede gerçek manada demokrasi de yoktur. Bugün dünya üzerinde kadını aşağılayan yapıları ve oluşumları incelediğimizde bu oluşumların içinde maalesef çok sayıda kadınında olduğunu görmekteyiz. Bu durum mücadelenin ne denli zor olduğunu da ortaya koymaktadır. Bizler Karabük Barosu olarak bu doğrultuda gereken mücadeleyi sonuna kadar yürüteceğiz, ülkemizde gerçek demokrasinin ve hukuk devletinin kurulması için, kadınımızın özgürleşmesi için tüm gücümüzü ortaya koyacağız. Karabük Barosu bünyesinde faaliyet gösteren kadın hakları kurulumuz ilerleyen süreçte daha aktif halde çalışmalarını sürdürecek ve kadınlarımızı toplumumuzu aydınlatan faaliyetlerde bulunacaktır” dedi.
Kurul Sözcüsü Av.Esra Kaymak tarafından yapılan basın açıklamasında da son dönemde yaygınlaşan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet olaylarına vurgu yapıldı.
Kadın ve erkeğin sosyal hayatta bir arada olamadığı gelişmemiş toplumların kadına yönelik şiddete zemin hazırladığı görüşüne yer verilen açıklamada şunlar dile getirildi.” Değerli Karabük’lüler, Değerli basın mensupları, Ülkemizin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Kadınlar Günü kutlu olsun. 8 Mart Kadınların eşitlik uğruna, hak arama uğruna can verdikleri gündür. 8 Mart 1857’de ABD’de bir tekstil atölyesinde çalışan emekçi kadınlar düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve çalışma koşullarını protesto etmek üzere greve gitmişler, grev sırasında çıkan yangında 129 emekçi kadın feci şekilde can vermiştir.
1977 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını resmen kabul etmiştir.150 yılı aşan Kadın Hakları Mücadelesinde gelinen nokta maalesef içler acısıdır. Kadın erkek ilişkilerindeki sorunlar ve eşitsizlikler hem ülkemizde hem de dünya genelinde varlığını korumaktadır. Ülkemizde son dönemde kadınlar aleyhine hızla artan biçimde olumsuz gelişmeler yaşanmaktadır. Kadın cinayetleri ve kadınlara yönelik şiddet sıradanlaşmış durumdadır.
Kadınlara yönelen ruhsal ve fiziksel şiddet olaylarındaki olağanüstü artış karşısında alınan önlemler maalesef yetersizdir. Tam aksine sosyal medyada, yazılı ve görsel basında kadın ile erkeğin eşit olamayacağına dair görüşlerin alenen ve sıkça tekrarlanması kadınlar aleyhindeki gelişmelere çanak tutmaktadırlar. Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin artmasının temel nedeni kadını yalnızca “cinsel obje” olarak gören cahil ve ilkel zihniyetin yaygınlık kazanmasıdır. Kadın ve erkeğin sosyal hayatta birlikte olamadığı gelişmemiş toplumlar kadına yönelik şiddet için zemin oluşturmaktadır. Kadına yönelik şiddeti önlemenin çaresi eğitimdir, cehaletten kurtulmaktır, aydınlanmaktır.
Ülkemizde son dönemde yaygınlaşan “ Çocuk Gelinler “ sorununun temelinde cehaletin ve eğitimsizliğin yanı sıra kız çocuklarının erken yaşta evliliğini teşvik eden bazı uygulama ve söylemler önemli rol oynamaktadır.6 yaşındaki bir çocukla evlenilebileceğine ilişkin sapkın görüşlerin yazılı ve görsel medyada dile getirilmeye başlanması “ Çocuk Gelinler “ sorununun ulaştığı boyutu gösteren en önemli göstergedir. Bu görüş sahipleri hakkında hiçbir işlem yapılmaması ve dahası bu görüşlerin dini gerekçelerle izah edilmeye çalışılması karşı karşıya olduğumuz vahim tabloyu göstermektedir. Kadın ile erkeğin sosyal yaşamda bir arada bulunmasını kabul edemeyen, erkeği eğiteceğine kadını geri çekmeye ve eve kapatmaya çalışan zihniyet sahiplerinin işlenen cinayetlerden sonra ağıt yakmalarının inandırıcılığı yoktur.
Gelinen noktada kadınlar için çözüm yolu örgütlü mücadeleden geçmektedir. Ülkemizde kadın hareketinin başarıya ulaşması; hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesiyle, temel hak ve hürriyetleri anayasal güvenceye bağlayan gerçek bir demokrasinin kurulmasıyla doğru orantılıdır. Bu noktada kadınlarımız her şeyden önce demokratik bilince kavuşmalı, biat kültürünün etkilerinden kurtulmalı, sosyal, siyasal ve ekonomik alanda daha fazla yer almalıdır.
Karabük Barosu Kadın Hakları Kurulu olarak bu konuda öncülük etmeye, kadınlarımızın demokratik haklarını kullanmaları, hayatın her alanında daha fazla yer almaları için var gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. Bu inanç ve kararlılıkla , her kesimindeki kadınlarımızı, yaşamlarının her anında ve her alanda haklarını aramaya çağırıyoruz. Kadınların gerçek bir demokrasi ve gerçek bir hukuk devleti içinde haklarını elde edebileceği inancıyla; tüm kadınlarımızı bu alanda mücadeleye çağırıyoruz.
Bu vesileyle Türk Kadınının yaşamın her alanında hak ettiği yeri alması ve özgürleşmesi için çok büyük adımlar atmış olan, pek çok batı ülkesinde dahi olmayan hakların Türk Kadını’na verilmesine önderlik eden Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla minnetle anıyoruz.
Yeni dönemin tüm kadınlarımıza aydınlık bir gelecek, barış ve güven içinde çağdaş bir yaşam getirmesini diliyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınların daha eşitlikçi, daha yaşanabilir, daha özgür bir geleceğe ulaşmaları dileğiyle Dünya Kadınlar Günü’nü saygıyla, içtenlikle kutluyoruz.